23 Nisan 2017 Pazar

Utopia - Thomas More









16 Nisan gecesine, hepimiz demokrasi kıyımıyla uyuduk veertesi gün kocaman bir umutsuzluğa uyandık. Gerçeğin eli, kire bu denli bulaşmışken ne yapacağız? Celladına aşık kitlelerin peşi sıra ayaklarımıza vurulmuş zincirlerle sürükleniyoruz. Kurtulamıyoruz. Kaçamıyoruz. İsyan çığlıklarımızın tümü sonuçsuz kalıyor. Değiştiremiyoruz.
Neden bu denli umutsuzuz? Yarınlarımıza yakılacak tek bir ışığımız yok mu?
Yine gerçeğin hayali tasvirine sarılacağız. 
Doğruya,güzele,dürüstlüğe,adalete sığınacağız.
Bu neyle yapacağız? Sorunun en doğru cevabı yine: Edebiyat.

Thomas More, zamanının Kralının keyfi yasa değişimini ille de reddetmiş, hem bir yargıç olarak hem de bir din adamı olarak doğrularını, kutsal addedilen krala dahi ezdirmemişti. Nihayetinde,başını giyotine vermiş yine de ne mizahını ne de yüce kişiliğini bir kenara itmiştir. More; sakalını sola yatırır ve ‘Sakallarım değil başımdır idama mahkum olan.’ der ve mizahın protestosuyla verir son nefesini.
Ona göre;
İnsan buna evet derse,ruhunu; hayır derse,bedenini yitirecekti. Ruhunu yok etmektense bedenini yok etmeye razıydı. Çünkü O, İnsanı, ölümü bile göze alarak, her çeşit zorbalığa karşı vicdanının özgürlüğünü korumak zorunda olduğuna inanırdı.
Thomas More’un efsanevi kitabı ‘Utopia’ dünden sıyrılmak, en aydınlık yarınlara uyanma umudunu kaybetmemek için bu sıralar okunması,tekrar tekrar okunması gereken bir başucu kitabı.
Kitaptan şu muhteşem alıntıyı es geçmeyelim;
‘’ Yurttaşların kin bağladığı,hor gördüğü bir kral; halkı ezerek,soyarak,dilenci durumuna düşürerek tahtında tutunabilecekse,bıraksın krallığı,insan gitsin tahtından. Kral yüceliği dilencilerin değil, zengin ve mutlu insanların başında kalmakla kazanılır.’’

Büyük yürekli Fabricius bu soylu düşünceyle söylemişti şu sözü: ‘’KENDİM ZENGİN OLAMAKTANSA,ZENGİNLERE BAŞ OLMAK İSTERİM.
BİR HALKIN ACILARI,İNİLTİLERİ ORTASINDA KEYİF SÜRMEK KRALLIK DEĞİL,ZİNDAN BEKÇİLİĞİDİR.’’

0 yorum:

Yorum Gönder